Ülkemizde 1937 yılından 2020’ye kadar 115 bin orman yangını kayıt altına alınmıştır.
Yıl ortalamasına bakarsak, yıllık bin 400 yangına denk geliyor.
Fakat son yıllarda yangın sayılarında ve yanan alanlarda büyük artış olduğunu gözlemlemekteyiz. Mesela,
2020 yılında, 3 bin 350 orman yangını,
2021 yılında, 2 bin 700 orman yangını,
2022 yılında, 2 bin 160 orman yangını,
2023 yılında, 2 bin 520 orman yangını,
2024 yılında, 3 bin 800 orman yangını olmuştur.
2025 yılının ilk yedi ayında yangın sayısı maalesef 3 bini aşmıştır.
Ne kadar tedbir alınırsa alınsın, cehalet ortadan kalkmadıkça, milletimiz bilinçlenip, yeşili ve doğayı sahiplenmedikçe yangınlara engel olunması mümkün görünmüyor.
Aileler çocuklarına, öğretmenler öğrencilerine, din adamları cami cemaatine vatan sevgisini, doğa sevgisini, ağaç sevgisini ve çevre bilincini aşılamalıdır.
Çocuklarımızı bu sevgi ile yetiştirdiğimiz taktirde hem yangın sayılarında azalma, hem de ağaçlandırmada büyük artış yaşanması muhakkaktır.
Türkiye’de bugüne kadar çıkan yangınlarda 2 milyon hektardan fazla alan yanmıştır. Yeşil alanların yok olması sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerine çıkmasına sebep olmuştur. Hava sıcaklığının artması vatandaşı klima kullanımına yönlendirmiş, kullanılan her klima küresel ısınmayı hızlandırmıştır.
Yani uzun vadede baktığımız zaman orman yangınları dünyanın ömrünü kısaltıyor diyebiliriz.
Türk milletini bilinçlendirerek orman yangınlarını en asgari seviyede tutmak için gayret edilirken aynı zamanda ağaçlandırmaya da gereken önem gösterilmelidir.
Orman Bakanlığı adında müstakil bir bakanlık tesis edilmelidir.
Özellikle son dönemlerde cezaların caydırıcılığını yitirmesiyle birlikle suçu meslek edinmiş insanlar için cezaevleri bir mola, dinlenme yeri haline gelmiştir.
Kronik suçlular cezaevlerinde baskı ve zulümle mahkumlar üzerinde tahakküm kurmakta, dışarıdaki kirli suç çarklarını içeride de çevirmenin yollarını aramaktalar.
İnfaz yasasından faydalanan on binlerce mahkum cezaevlerinden erken salıverilmekte, denetimli serbestlik bürolarına belli sürelerde imza atmaktan başka işi olmayan kronik suçluların bir kısmı bu süreçte yeni cinayetler veya yeni suçlar işlemektedir.
İşte tam bu noktada, kurulmasını öngördüğümüz Orman Bakanlığı devreye girmeli ve Adalet Bakanlığı ile koordineli çalışarak tarım ve hayvancılık cezaevleri kurulmalıdır.
“Cezaevinde yatma” dönemi artık son bulmalıdır!
Cezaevine giren herkes çalışmalıdır. Mahkumlar ceza sürelerini hayvancılık cezaevinde çalışarak doldurmalı ve denetimli serbestlikten faydalanarak dışarı çıktığında ise her mahkum Orman Bakanlığı koordinatörlüğünde günlük en az 20 fidan dikmelidir.
Karayolları ve otoban kenarlarına, orta refüjlere, hazine arazilerine, dağlara, taşlara dikilecek fidanlar sayesinde, daha fazla yağmur yağacak, su baskınları azalacak, toprak kaymaları son bulacak, hava sıcaklığı mevsim normallerinde seyredecek ve doğal hayat normale dönecektir.
Bu dikilen fidanların sulama, bakım, toprak işleme, budama ve hasat işlerinde görev yapan mahkumun başarısız olması halinde infazı yanmalı ve yeniden tarım ve hayvancılık kapalı cezaevine gönderilmelidir.
Bu sistemin uygulanması halinde beş yıl içinde hayvancılık ve tarım konusunda ihracat yapan ülke konumuna yükseleceğimiz görülecektir.
Sözün özü, Türkiye Cumhuriyeti bir Türk yurdudur ve Türk’e Ötüken gibi yemyeşil bir yurt yakışır…