Anasayfa     Günün Haberleri     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  28 Mart 2024

   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   Z KUŞAĞI..!!!   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   CANPOLAT KIRSALA DEVAM DEDİ   CAMPOLAT Kırsalı İhmal Etmiyor   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI  



Site İçi Arama

Röportaj

AKTÜRK-DEMİR RÖPORTAJI

 Tarihi gerçekleri gün yüzüne çıkartacağız.RÖPORTAJ: MÜSLÜM AKTÜRK

Anket

URFASPOR KÜME DÜŞER Mİ?
EVET
HAYIR
FİKRİM YOK

Günün Manşetleri

Günün Fotoğrafı

Önemli Linkler

Hava Durumu

KENDİNİ BULMAK

 

KENDİNİ BULMAK



Savaşlar, acılar, kayıplar, varlıkta yitip gitmeler, hastalıklar, başarısızlıklar, hayal kırıklıkları, haksızlıklar, nefretler ve daha bir çok olumsuz duygular, insanların hayat hamuruyla yoğrulurkenki mayası olsa gerek. Sabırla kıvamı tutturabilenler bir nimet misali yaşam serüvenindeki yerlerini alırlar. Belki istedikleri yöne yelken açarlar belki rüzgâra bırakıverirler yine kendilerini belki de bir fırtınada alabora oluverirler bir başlarına kim bilir.

Acılarını kendi İçinde çaresizlik hissiyle yaşamaya çalışanlar bu çaresizliklerinin mutlaka kurbanı olurlar. Çünkü çaresizlik algılarımızı köreltir, fırsatlar fark edilmez ya da zaten baş edilmeyeceği inancı yoğun olduğundan görmezden gelinir. Hani bir mesel vardır çok hoşuma gider. Çoğunuz biliyorsunuzdur. Çünkü sosyal medyada bir ara çok fazla paylaşılmıştı.

“Bir gün köylünün birinin eşeği kuyuya düşmüş. Hayvan saatlerce acı acı düştüğü kuyudan feryat edip duruyormuş. Köylü ise kuyunun başında oturmuş bu durumla nasıl başa çıkacağını düşünüp durmuş. Köylü düşünüp taşınıp yaşlı hayvanı o kuyudan kurtarmaya değmeyeceğine karar vermiş. Ona göre tek çare kuyuyu ve içindeki hayvanı toprakla örtmekmiş. Köyden birkaç komşusunu yardım için çağırmış. Ellerine almışlar kürekleri, başlamışlar kuyunun dibindeki eşeğin üzerine toprak atmaya. Zavallı hayvan anlamış başına gelenleri başlamış acı acı feryat etmeye. Fakat bir süre sonra şaşırtıcı bir şey olmuş, kürekler arttıkça hayvanın sesi de azalmaya başlamış ta ki sonunda neredeyse hiç sesi çıkmaz olmuş. Köylüler bu duruma meraklanmışlar ve neler olduğunu anlamak için kuyunun dibine baktıklarında bir de ne görsünler, her atılan toprak kuyuda katlar oluşturmuş ve hayvan onlardan silkelenerek neredeyse kuyunun ağzına kadar gelmemiş mi? Onlar şaşıra dursun bizim eşek atmış adımları, dışarı çıkmış sevinerek...”

Şu an üzerimize ne kadar toprak atılmışsa atılmış olsun hiç fark etmez mesele bizim hala yaşıyor olmamızın farkına varıp silkelenip yavaş yavaş o topraktan arınabileceğimiz inancına sahip olup olmadığımızdır.

Zaman zaman da çevremizdeki insanların hayatlarının çok rahat ve huzurlu olduğunu düşündüğümüz için de kendi toprağımızı kendimiz atarız üzerimize. Ama gerçekte neler olduğunu aslında hiç kimse anlayamaz.

Cam fanuslar içinde sunulan hayatlarda acı yok mudur sizce? Esaretin her şekli zihinlerin zincirlenmesi değil midir ister gül bahçesinde olsun ister bir köprü altının soğuk karanlığında ne fark eder ki

Akşamlar gizler çirkinlikleri

Sancılar çekilir, sessiz feryatlar inletir dört duvarı

Sabahlar doğururken aydınlığı

Unutur mu sanırsın serkeş yüreğin korkularını…

Geceler hepimize aynı gece sabahlar hepimize aynı sabah…

Kim ki eğer anlayıp dindirirse gecesinin feryadını, serkeş yüreği hoşgörüyle selamlarsa sabahını, bahar çiçeklerinin taze dokunuşlarıyla okşanmaz mı saçları sizce de…

Yaşamda var olabilmenin koşulu önce kendini var edebilmektir aslında. Kendini var edebilmek kendi farkındalığını yakalamakla mümkündür. Sadece yaşıyor olabilmek adına yani kendi vasıflarını anlamlandıramamış bir insanın yaşam gayesi onu hangi güçlü bağla bağlayabilir ki hayata. Önce kendimizi sevmek kendimize söz geçirmek, başkalarının değil kendi gönlünden geçenleri dillendirebilmek bizi hayata karşı güçlü kılar.

İşte o zaman hayat ne kadar gelirse üstümüze üstümüze hiç fark etmez, anahtarı elimizdedir tüm asma kilitlerin. Yeter ki kilidi açabilecek gücü hissedebilelim.

Çaresizlik daraltırsa yüreğini yine bir gün acımasızca, aç bağrını rüzgâra… Yansın genzin, çatlasın dudakların, kurusun boğazın konuşama… Ama vazgeçmez inanırsan eğer rüzgârın bir ömür esmeyeceğine ve şimdiye kadar kasırgaların bile belli bir zaman sonra hükmünü kaybettiğine işte o vakit buluşacaktır dudakların yağmurla mutlaka…

Sevgi ve huzurla kalın…


Ekleme Tarihi: 02 Mart 2018 06:34

Yazarın Diğer Yazıları İçin

Yorum Ekle

Yazdır

Flash Haber

URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI

 Taşı toprağı altın değil tarih olan kadim şehir Şanlıurfa'da, uzun yıllardır atıl durumda olan ve kente çirkin bir görüntü veren Hacı Kamil Konağı restore edilerek turizme kazandırıldı.

Köşe Yazarları

Ali ÇİZMECİOĞLU

 

İmam Hüseyin SAVAŞ

 

Op.Dr.Yusuf Vehbi OCAK

 

Mustafa ARISÜT

 

Osman Ataman BİNER

 

Hüseyin GÜZEL

 

Ayten DOĞAN

 

Metin ŞENAY

 

Mehmet CANBEYLİ

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

Anasayfa     Günün Haberleri     Sitene Ekle     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  28 Mart 2024