28 Aralık 2020 12:51

İŞTE MAHMUT LALE …!

İŞTE MAHMU TLALE …!

İŞTE SİZE BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE …!

1965 yıllarında römork, pulluk, mibzer, Tarım aletleri imalat ustası olan Mahmut LALE, camilerin halka satış izni verildiğini duyunca, su meydanı mahallesindeki, 12 Eylül caddesinde bulunan halk arasında KUTÜK CAMİ (Kısa) olarak bilinen KUTBETTİN Camisini şahıstan alıp, tekrardan ibadete açmak ister.

Mahmut LALE, parasının yetmediğini eksik olduğunu anlayınca, akşam vakti Kayın pederinin evine gider. Kayın pederine cami almak için parasının yetmediği konusunu açar.

Kayın valide elindeki yemek sofrasını sermek için bir bütün şeklin de yere açar.

Yemek sofrasını sererken damadı Mahmut Lale’nin cami ile ilgili konuşmasını duyar.

Konuşulanlara sırtı dönük olarak duran kayın valide, Sağ ve Sol kulak küpelerini, parmağındaki Yüzüğü, Cam hanedeki Bez çıkığın içinde saklı olan Gerdanlığını, Kordonunu, kolundaki tahtalı bileziklerini çıkarıp yere serdiği yemek sofrasının içine atar.

Kayın valide Damadına dönerek : Oğlum Mahmut al bu Altınlarımızı götür sat, eksik olan paranın üstüne koy cami al der.

Mahmut Lale’nin Kayın pederi gurur dolu bir coşkuyla: Hanım, hanım, sen ne yapmakta san bilimi sen ? Şimdi burada bizden evvel davranıp erkeklik etti. Bize erkeklik yapacak bir yer koymadı. Müsaade et azıcık bizde erkekliğimizi yapağ. Biz daha istemeden Altınları çıkarıp ikramda bulunmaktan bizden daha da çok büyük yiğitlik etti. Aferin helal olsun siye, Allah iki cihanda yardım ve sevabından seni mahrum etmesin hanım”…! Der.

Kayın valide : “ O zaman önce gidin cami işini görüp gelin sonra ağız dadından sofraya oturup akşam yemeğin de konuşun” der.

Mahmut LALE ile kayın pederi, Satıcıyı bulur, camiyi almak istediklerini söylerler.

Satıcı :” Dün bir müşteri gelip Altını fırın, üstünü ev yapmak için talip olduğunu ”söyler.

Neticede Satıcı cami için istediklerin anlayınca satmayı kabul eder. Sabaha Altınları satıp paranın getirilmesi üzerine sözleşirler. Ertesi günü tapu satış tescil işlemi Kutbettin cami adına yapılır.

Caminin içinde oturanlar iki avlulu ev olacak şeklinde tadilat etiklerinden, caminin avlu ve lavabo ile minare alanı da yok olmuş. Cami Bitişiğinde ise komşu evde kimi kimsesi olmayan bir çift karı koca oturmakta.

Mahmut LALE : “ Cami avlusuna katmak için evi bize satman uygun mu komşu ?” der.

Ev sahibi :” evi satım ama ben ve hanım ölünceye kadar para vermeden kirasız oturmağa müsaade edersen olur”.

Mahmut LALE Kabul eder. Evin tapu kaydını KUTBETTİN camisi adına yapar.

Bir kaç yıl sonra bu kimsesiz çiftler de ölünce, Kayın valide, Kayın peder ve Damadın şahsi katkılarıyla yapılan (kutük) KUTBETTİN CAMİ bu günkü şeklini almış olur.

Yine o dönemlerde Mahmut usta, Balıklı göl arkası, Sakıbı Köşkü ile bu günkü Belediye hanım eli çarşısı civarında olan muhitte, kendi dükkânında kaynakçılık yapmakta.

Mahmut usta, O muhitteki insanların işe gidip gelmesi için Selahattin Eyyubi camisinin önünden, Büyük yol yokuşu, Balıklı gölün güney kısmı ile Urfa kale eteği arasındaki yokuştan geçerek, Yakubi’ye mahallesine doğru giden yoldan geçmek mecburiyetinde. Bir kısım mahallelide Tılfındır Tepesi’ndeki sağlık ocağı yakınından dolaşması lazım ki, Halepli Bahçe, Kızıl Koyun, Yakubi ye civarına ulaşa bilsin.

Tepe üstünde ki gece kondular bitişik nizam yapılanma biçiminde olduğundan mahalle arasında transit bir geçit yol olmadığı için, Mahmut usta her gün yokuş aşağı, yokuş yukarı, iniş, çıkış yapmak zorunda olan Mahalledeki yaşlı ve sakatların bu yol mağduriyetleri aklına gelince, içten içe gece gündüz düşünmeye başlar.

Mahmut usta, Bir gün Mahalleyi boydan boya gezerken, eski Cevahir Konuk Evi’nin batı kapısı ile Cumhuriyet ilkokulu arka kapsındaki ara sokakta olan Sait GÜLLÜOĞLU’ NUN evinin Yanındaki avlulu evi görür. Bu ev ortadan kalkarsa, Herkes doğrudan Kızıl Koyun ve Halepli Bahçe, Yakubi’ye mahallesine kısa mesafeli transit kestirme yoldan inmiş olacak diye düşünür.

Mahmut usta Hemen ev sahibini bulur, evi satmasını teklif eder. Ev sahibi ile anlaşır. Bir kaç gün sonra Ev boşalır. Mahmut usta kafasına göre acelece evin yıkma işini bitirir. Mahmut usta evi yıkmakla yol olacağını zan ederse de İş bununla bitmez. Yer zemini Kayalık Dağ olduğundan kayaların parçalanması ise insan gücünü aşınca yol açma işi de çıkmaza girer.

Mahmut usta , (YSE ) Yol Su Elektrik Dairesi müdürüne Durumu anlatır.

YSE Müdürü : Bu işi Belediyenin yapması lazım Ama Belediyenin de durumu malum. Madem ki sen halk için bunu istiyorsun, bizimde kurumun ismi Yol Su Elektriktir, bizde bir icabına bakar, bir yolunu bulur, yoldur der, yol ederiz, yol olur gider.

YSE Müdürü, telefonu kaldırıp mühendisini çağırır. Ekip kurup hilti ile kayaların kırılıp yol Olacak şekilde düzeltilmesini söyler. Mahmut LALE’ yede mazot ihtiyacını karışlamasını şart koşar. Bir kaç gün sonra ekip gelir çalışmaya başlar. Mahmut ustada hemen den At arabasına iki fıçı mazot yükleyip YSE ekibine gönderir.

Çalışma bitimi ise, Bu günkü Cumhuriyet ilk okulu arka kapısından başlayan, El Ruha Oteli Kapalı Otopark giriş kapsı ile Bakkal Dükkanı arasında kalan; şimdi ki Urfa Müzesi ve Kızıl koyun ile Halepli bahçe, Balıklı göl, Yakubi’ye mahallesi tarafına açılan halen herkesçe kullanılan kısmen basamaklı olarak açılan bugünkü yol olur.

Mahmut LALE ‘NİN açtığı bu yol, tapu kaydında ev Günümüzde halen herkesçe yol olduğu söylenmektedir.

Urfa sanayisi Balıklı gölden şimdiki cumhuriyet caddesi yeni vilayet binasına taşınınca, Mahmut ustada iş yerini de orya taşır.

O zamanlar Çevrenin tamamı birinci sınıf tarıma açık bir alan. Şehir bugünkü gibi büyümüş değil. halk tuvalet ve cami ihtiyacı için şimdiki müftülüğün yanındaki Circis Peygamber Camisi’ne yahut ta bu günkü Urfa lisesi yakınında olan, Bamya suyu camisine gitme zorunda ayrıca Camilerin tuvalet yetersizliğinden dolayı uzun kuyruklar oluşmakta.

Mahmut usta Şimdiki vilayet binasının kuzey kısmında olan, şuan ki Uludağ petrolün arka kesiminde bulunan boş bir arsayı alarak, bu günkü HZ. ALİ Camisini yapmaya başlar.

Mahmut usta Hz. Ali camisini yaparken çocuklarından biri saygı içinde :” Baba bu caminin altını birer dükkan da yapsan ilerisi için iyi olmaz mı? yakınlarımızın kimi Marangoz, kimi Demirci, hem camiyi de biz kendi paramızla yapıyoruz” der.

Mahmut usta : ” Yavrum, burası iş Hanı mı olacak? Yoksa İbadet Hane mi olacak? Demir, Çekiç, sesleri arasında millet nasıl namaz kılsın ibadet etsin? bu olmuş görülmüş bir iş mi? ” Cevabını verir.

“ MAHMUT LALE GİBİLER SAYESİNDE, URFA KENDİ KENDİNİ KURTARAN,

KENDİ KENDİNİ İDARE EDEN BİR ŞEHİR OLMUŞTUR.”

BAŞTA DEDİK YA. ..! İŞTE MAHMUT LALE

İŞTE SİZE BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE ...!