12 Ekim 2018 09:41

SORUN YİNE AYNI..

SORUN YİNE AYNI

Bu günkü mevzumuz, yine hep yazıp konuştuğumuz, hep anlattığımız, hep durmadan üzerinde kafa patlattığımız ve işin içinden bir türlü çıkamadığımız gibi daha bir diplere çekildiğimiz akıllı telefon kullanımı ve çocuklarımız. Aslında çocukların yanına bağımlı erişkinleri de katabiliriz artık. Sorun büyümeye devam ettikçe biz de yazmaya devam edeceğiz.



Hayatımız tuşlardan ibaret hale geldi kısa mesaj yazar gibi sesli harfleri yutarak konuşur olduk neredeyse. Yaşlısının, gencinin, çoluğunun çocuğunun elinde en pahalısından bir de sahiplerinden daha akıllı telefonlar var ve maalesef bu ailelerin çoğu ayın sonunu zor getirebiliyor.( Özenti hastalığının sonucudur bu durum da. Bir gün bu hususta da sohbet ederiz inşallah)



Eskiden bu savaşı ortaokul, lise öğrencilerine karşı açmıştık. Şimdiki tablo çok daha korkunç. İlkokulu, ana sınıfını geçin minicik bebelere acır olduk. Anneler babalar bebeklerini susturmak için kullanır hale geldi bu akıllı dostlarını.



Bilim dünyası bangır bangır bağırıyor radyasyon da radyasyon diye. Uyuduğunuz odada dahi bulundurmayınız diye haykırıyor. Bir de bakıyorsun çokbilmiş bir annemiz açmış klasik bir müzik ya da bildiğimiz ninnilerden birini, cep telefonunu çocuğun beşiğine bırakmış bebeğini uyutuyor. Hakikaten bu gidişle telefonla uyutmaya çalıştığımız çocuklarımız bütün ömürlerini uyuklayarak geçirecek gibi.



Ev gezmesine giden anne hoş geldin muhabbetinden sonra direk çocuğun eline ya tableti ya telefonu veriyor aksiyonu yüksek bir de oyun açıyor. Çocuğun varlığıyla yokluğu bir gibi. Zaten o çocuklarımız da hayatları boyunca bağımsız bir birey olacağa benzemiyorlar. Ama anne rahat ediyor sonuçta çocuğun arkasında koşturmuyor; çocuğu, diğer çocuklarla oynayıp sorun yaşamıyor. Bu çocukların ellerinden telefonu aldığınız zaman ne başka çocuklarla iletişim kurabiliyor ne de oyunlara katılabiliyor ne yazık ki.



Hep anne dedik ama babalar da aynı şekilde duyarsız davranıyor. İşten eve gelen baba, çocuğunu kucağına alıyor, telefonu da eline veriyor. Ne mi oluyor baba TV' deki dizisine, çocuk elindeki oyuna dalıp gidiyor ama aslında baba çocuğuyla vakit geçiriyordur kendince.



Şu mesajlaşma programları da birçok insanın hayatını mahvetti. Aile içinde gurup kurulmuş. Bir odadan diğerine mesajla konuşuyorlar. " ödevin bitti mi, dişini fırçalayıp uyu, kitap okumayı unutma sakın... Daha neler neler ."



İşin ilginç yanı da ne biliyor musunuz genellikle bu anne babalar da konuşurken çocuk eğitimi üzerine ihtisas yapmışcasına her şeyin iyisini de bilirler.



Bu arada birçok arkadaşımızın akıllı telefonlardan vazgeçmeme sebebi de çalıştıkları kurumlardaki tüm duyuruların, bilgilendirmelerin artık bu mesajlaşma programlarıyla yapılıyor olmasıymış. Bu da ilginç internetin kesilmesi halinde amir, memurla iletişim kuramayacak mı acaba? Ben tuşlu telefon kullanıyorsam akıllı telefon kullanmaya zorlanmam ne kadar makul?

Aman yanlış anlaşılmayalım bizim sorunumuz bu nimetlerden faydalanıp faydalanmama sorunu değil sadece kullanım sırasında genel değerlerimize saygı duyulsun istiyoruz. Bu işi ciddiyetle uygulayan kurum ve çalışanlarını tenzih ediyoruz. Sorun gecenin bir vaktinde kalkıp da çalışanına, sayfalar dolusu görevlendirme yapma nezaketsizliğini gösterendir ya da gerekli gereksiz her türlü paylaşımı yapan ya da yapılmasına müsaade edendir.



Neyse biz yine bağımlı hale getirmek için çaba sarf ettiğimiz yavrularımıza dönelim. Bazı uyanık çocuklar da ödev araştırması yapmak için telefonu alıp odasına gider. Tabi dikkatli veliler hemen yakalayıverir zaten böyle bilinçli velilerin çocukları da hile hurda yapmazlar. Saldım çayıra deyip Mevla'm kayıra diye söylenip duran velilerin çocukları da nerde, neyi araştırıp dururlar artık Allah bilir.



Teknolojinin her nimetinden faydalanmalıyız. Ama şu akıllı telefonlarla olan dostluğumuzu çok ilerletmemiz halinde bizim akıllar ne olur diye düşünmek de fayda var sanırım.



Sevgi ve huzurla kalın...