27 Eylül 2016 11:44

NASIL OLACAK BU İŞLER?

Şanlıurfa, eski ve halk arasındaki kısa adıyla Urfa, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık dokuzuncu şehri.

2014 sonu itibarıyla 1.845.667 nüfusa sahiptir. Doğuda Mardin, batıda Gaziantep, kuzeyde Adıyaman, kuzeydoğuda Diyarbakır illeri ve güneyde Suriye ile sınırı vardır. Kurtuluş Savaşında gösterdiği başarının hatırasından dolayı 1984 yılında "Şanlı" unvanını almıştır. Şanlıurfa'nın 13 ilçesi vardır.



Ortalama yükseltisi 518 metre olan Şanlıurfa, 19.451 km2'lik yüz ölçümü ile Türkiye'nin en büyük yedinci ilidir. Turizmde Türkiye’nin en büyük silahlarından biridir. Yine tarımda da Türkiye’nin yüzünü güldüren, birçok açıdan esnek, kullanışlı nadide kentlerden sayılabilir. Gerek AKP iktidarına gerekse iktidar olmuş tüm partilere büyük destek vermiş. Zamanında 12 milletvekilinin tamamını AKP’den çıkarmış. Anlayacağınız siyasilerin merkezindeki illerdendir. Komşu illerinde olup bitenlerin aksine sükunet içinde yaşamış, teröre bel vermemiş ve her durumda dönem iktidarına destek vermiştir. Bunun en açık örneği de şüphesiz 15 Temmuzdur.

Sizlere bahsettiğim, yaşadığımız bu il bunca fedakarlığına karşın nasıl bir hizmeti hak ediyor sizce? Ben size yaşayan, sokağı koklayan bir vatandaş olarak anlatayım; sizde bana katılıp katılmamaya karar verin.

Bu şanlı şehrin ilim irfan yuvası, dünyanın ilk üniversitesi olan üniversitesinin yolları dahil şehrin birçok yolu keskin bir idrar kokusu içersinde. Çöp kokuları zaten şehrin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Sineklerin cirit attığı, ilaçlamanın antibiyotik niyetine olsun yapılmadığı bir yönetime sahip desem dalga geçiyorum der geçersiniz.

Ama acı gerçeklerden bir demettir Şanlıurfa. Çocukluğumu, gençliğimi, saçlarıma kırların düştüğü yaşlarımı geçirdiğim bu kadersiz şehir kimlere emanet?

Benden öncekilerin, benim ve göründüğü üzere benden sonrakilerin de kaderi elektrik kesintileri, su sıkıntıları, yüzü gülmeyen çiftçiler ve nicesi.

Gelelim başka bir soruna. Nerdeyse kendi nüfusunun yarısı kadar Suriyeli evlatlar edindirildik. Sanki biz kendimize çokça yetmişiz gibi. Başımızla beraber dedik ve kabullendirildik. Eyvallah. Sizce bu kalabalığa yetecek yeterli sayıda doktor ve sağlık ekipmanı var mı? Bırakın yeterli sayıyı daha düne kadar bir tane çocuk gastroenteroloji uzmanı yoktu.

Uzay çağında hala haneler de bile elektrik ve su sıkıntıları yaşanıyor. Sivrisineklerden ötürü sıtmaya yakalanabileceğimiz düşüncesine kapılmak üzereyim.

Yada daha başka bir örnek verelim; Mesela gittiğiniz her kamu dairesinde dayak yemeniz olası. Çünkü zat-ı alileri sorduğunuz soruları cevaplamaktan bile acizler. Yada sizi sorularınızı cevaplayacak liyakatte bulamamışlardır.

Abartı bulanlar çıkacaktır muhakkak. Onlara tek tavsiyem gözlüklerini çıkarıp 90 numaralı Osmanbey otobüslerine bir binin. Gerçi bu hattı kullananların büyük çoğunluğunun üniversite öğrencisi ve üniversite hastanesini kullanan hasta vatandaşların olduğunu ve buna rağmen tam biletin 2 lira olduğunu belirteyim.

Yol uzak gelmiş olabilir. O zaman başka bir öneri sunalım sizlere. Haliliye sokaklarında üç-beş tur atın mesela. Yada hiç zahmet buyurmayın camınızı aralayın zaten şehrin kirli ve berbat hali kendini fark ettirecektir size. Tek koşul, takanlar için söylüyorum, gözlüklerden kurtulun. Neden bahsettiğimi anlayanlar anladı.

Biz dedik ki bize bizi tanıyan, bizim dilimizden konuşabilen yöneticiler verin. Bu güzelim şehir tanımayan, bilmeyen avuçların arasından kayıp gitmesin diye.

Görevini layıkıyla yapan herkesi bu yazıdan men ederim. Ve önünde saygıyla eğilirim. Geriye kalanlar ise üzgünüm sizi ne kadar alakadar eder bilemem ama ben yazarım arkadaşım. Bizim gibilerin yani tu-kakaların tek silahı kalemi çünkü. Biz ‘’sizlere’’pek benzemiyoruz ve kendi adımıza bununla övünç duyuyoruz.

Şimdi sen söyle sayın okur iyi mi etmişiz kötü mü? Vaziyet hakkında fikrin var mı? Nasıl olacak bu işler?

SAYGILARIMLA URFA