21 Nisan 2015 14:12

URFA'nın Kamburu mu Oldular?

"Urfa’ya gelen ağlar, giden ağlar" sözünün hikâyesini bilir misiniz?

Geçmişte, Urfa’ya atanan memurlar, daha Urfa'yı görmeden kentle ile ilgili ön yargıları ile hareket ederek, olumsuz algı yüzünden Urfa'ya gelirken üzülerek gelirlermiş. Urfa’ya geldikten sonra ise, başta halkın misafirperverliği olmak üzere karşılaştığı ilgi ve gösterilen hoşgörünün kendi memleketinde bile olmadığını görüyorlardı. Yöre halkıyla kısa sürede kaynaşan misafir memurlarımız, ilimizden tayinleri çıktıktan sonra bu kez bu kentten ayrılmak zorunda kalmalarına üzülüyor ve ağlayarak gidiyorlardı.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Şanlıurfa, tarihten bu yana Halil İbrahim Peygamber Sofrası geleneğini yaşatmaya çalışıyor.

Bu konuya neden mi girdim?

Şanlıurfa resmi kayıtlara göre yaklaşık 450 bin Suriyeli’ye kapısını ve sofrasını açtı. Akçakale, Ceylanpınar ve Suruç ilçelerine kurulan kampların yanı sıra, yerleşim merkezlerinde de Suriyeli konuklarımızı ağırlıyoruz.

Ancak bu misafirliğin uzun sürmesi, bir başka deyişle misafirlikten ev sahipliğine geçmesi çeşitli tartışmaları da beraberinde getirdi.

Şanlıurfa'nın işgücü piyasası, bu misafirlikten memnun değil. Suriyeli misafirlerin bölgedeki işsizliğe kambur olduğunu düşünüyorlar.

Şöyle ki; Şanlıurfa sanayisi henüz gelişmemiş bir il. İş gücü ağırlıklı olarak tarıma dayalı. Zaten mevsimlik işçileriyle gündeme gelen ve mevsim geçişlerinde dışarıya göç veren bir kent.

Suriyeliler sadece ucuz işçi olarak çalışmıyor, art arda kendi işyerlerini de açıyorlar. Artık bir çok mahallede, kafe, market, tatlıcı gibi işyerlerini işleten Suriyelileri görmek mümkün.

Kentteki sivil toplum kuruluşları da, bu duruma dikkat çekiyorlar. İller Bankası başta olmak üzere hükümetin Şanlıurfa’ya ekonomik anlamda pozitif ayrım göstermesini istiyorlar. Toplamda iki ilin nüfusu kadar Suriyelileri barındıran Şanlıurfa'nın, bu misafirlikten zarar gördüğü düşüncesindeler.

Elbette ki bunun aksini düşünler de var. Daha önceki bir yazımda, bu durumdan, yani Suriyelilerin” Ucuz İşgücü’ yaratmasından memnun olan kesimden de bahsetmiştim.

Şanlıurfa’da öne çıkan farklı bir öneri ise, Suriyeli misafirlerin sanayisi daha da gelişmiş illere yönlendirilmesi ve buradaki sanayi bölgelerinde istihdam edilmesi.

Suriyelilerin varlığı, sadece ekonomik anlamda değil, asayiş yönünden de çok tartışıldığını unutmamak gerekiyor.

GAP'ın başkentindeki Suriyeli tablosu böyle.

Urfa’ya gelen artık ağlamıyor.

Ağlayanlar şimdi Urfalı.