24 Aralık 2014 11:06

ÖNCE GÜVENLİK..

Ülkemizde 2012 yılı ortalarında iş sağlığı ve güvenliği kanunu yürürlüğe girdi. Bizim bu kanuna ne kadar hazır olduğumuz bir yana, bu kanunun uygulanmasının ne kadar aciliyet taşıdığı her gün biraz daha belli ettirdi kendini. Kanunu uygulamaya çalıştıkça ne kadar eksik olduğumuz biraz daha su yüzüne çıktı. Önceleri “Madem çalışıyoruz, bunu yapacağız” dediğimiz bir çok konuda, artık “Bizim iş güvenliğimiz” şeklinde başlayan cümleler kurmaya başladık çoğumuz. Ancak bu konuşmalar yetmiyor tabiiki… Özellikle son zamanlarda hepimizin dikkatini çekecek, yüreklerimizi sızlatacak şekilde iş kazalarının ve iş kazaları sonucu meydana gelen ölümlerin haberlerini görüyoruz sürekli. Rakamlar çok korkutucu. Haberler geldikçe konunun çözüme ulaştırılması her gün biraz daha artar şekilde aciliyet taşımaya başladı. Soma’ da meydana gelen kazanın yaraları sarılmaya çalışılırken asansör kazası ve ardından Ermenek’ te kardeşlerimizi kaybetmiş olmamız hepimizin canını yaktı. Benim oğlum yüzme bilmezdi diyen nenenin gözyaşları hangimizi ağlatmadı ki… Çizmeleri kirli olduğu için ambulansta beyaz çarşafa basmak istemeyen işçi hepimizin kardeşi olmadı mı? Biz bu ülkenin çocuklarıyız ve birbirimizden hiç farklı değiliz. Bugün orada yaşanan ağıtlar, orada yaşanan sıkıntılar hepimizin sıkıntıları. Kaldı ki iş güvenliği sadece madencilik sektöründe çalışan kardeşlerimiz için önemli değil, hepimiz için hayati değer taşımakta. Ülkemizde her yıl elektrik çarpmasından ölenler, bize her yıl Soma’ yı yaşatıyor yeniden aslında. İnşaatlarda yitirdiğimiz kardeşlerimiz, şantiyelerde yitirdiğimiz kardeşlerimiz, tarım alanlarında, sulama kanallarında yitirdiğimiz kardeşlerimiz ve dahası… biz iş kazalarında her gün ölüyoruz. Bu arada her cenazemizle birlikte iş güvenliği bizim için daha fazla önemli oluyor.
Kanunlar hükümetler tarafından düzenlenir ancak vatandaşlar tarafından benimsenir ve uygulanırsa başarılı olur. Bir kanun ne kadar mükemmel olursa olsun, ne kadar yaptırımlarla desteklenmiş olursa olsun, benimsenmezse ve uygulanmazsa bu kanunun başarılı olması beklenemez. Gerek ülkemizde ve gerekse ilimizde en büyük eksikliğimiz işverenlerimizin veya çalışanlarımızın “İş Güvenliği Kültürüne” sahip olmayışı, iş güvenliği kültürüne sahip çıkmayışıdır. Televizyonlarda muhtelif zamanlarda gördüğümüz ve hatta günlük hayatta karşılaştığımız gibi kendi güvenliğini hiçe sayan işçiye, işçisinin güvenliğini kendi güvenliği olarak bilemeyen işverene hiçbir kanun veya hiçbir yaptırım fayda etmeyecektir. Bu nedenle hepimiz başlayacağımız her işin öncesinde “Önce İş Güvenliği” demeli ve bu mantıkla hareket etmeliyiz. Böyle hareket ettiğimiz halde iş kazalarına maruz kalırsak, ancak o zaman kader diyebiliriz başımıza gelene. Aksi takdirde buna kader dememiz mümkün değildir. Sözlerime son verirken ülkemizin her yerinde iş kazalarında yaşamını yitiren çalışan ve emekçilerimizi rahmetle anıyor ailelerine sabırlar diliyorum. Sevgiyle kalın…