"GÜNLÜK KİRALANAN EVLER..!"

05 Temmuz 2020 09:11

URFAPRESS Yazarı,İmam Hüseyin SAVAŞ'ın kaleminden.İşte o köşe yazısı: 












URFAPRESS Yazarı,İmam Hüseyin SAVAŞ'ın kaleminden.İşte o köşe yazısı:
 

 




Günlük Kiralanan Evler



Küresel emperyalist çetelerin ellerindeki bütün teknolojik imkanlar, modern silahlar ve sayısal üstünlüğe rağmen Çanakkale’yi geçememesinin sebebi, Türk milletinin törelerine ve inançlarına sımsıkıya bağlı olmasıydı.



Tarih sahnesinden silinen Türk devletlerinin hepsinin yıkılma sebebi törelerinden, inançlarından ve kuruluş ilkelerinden uzaklaşmalarıdır. Genç Cumhuriyetimiz Türkiye’den önceki son iki devletimiz olan Selçuklu ve Osmanlı’nın da sonu aynı olmuştur. Türk’ün töresinden uzaklaşan bir Türk devletinin yaşaması mümkün değildir.



İslamiyet öncesi dönemlerde bile Türk milletinin töreleri “zina”ya izin vermezdi. Türk milletinde kadının her zaman saygın bir yeri vardı. Hatta birçok Türk devletinde kadın ülke yönetiminde de söz sahibi olmuştur.



Türk hükümdarlar, devletin kuruluş ilkelerinden uzaklaşıp, zafer sarhoşluğu ile zevk ve eğlenceye düşünce, saraylarında haremler kurmaya ve bu haremlere onlarca kadın doldurmaya başladılar. Saraylarda aile düzeni bozuldukça devletin işleyişi aksamaya ve bozulmaya başladı.



Bu sebepten dolayı, Türk milleti aile yapısına büyük önem vermiş ve ailenin toplumun temel taşı olduğuna inanmıştır.



Türk milleti, İslamiyetle tanışmadan önce ayıp ve utanılacak bir fiil olarak kabul ettiği “zina”nın İslamiyetle şereflendikten sonra aynı zamanda günahta olduğunu öğrenmiştir. 2004 yılına kadar ülkemizde zina suç sayılmakta ve bu suçu işleyenler cezalandırılmaktaydı. Ancak Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde 5237 sayılı kanunda yapılan değişiklikle 12.10.2004 tarihinde zina suç kapsamından çıkarılmıştır.



Zina suç sayılmasa da, en azından zinaya giden yolların kapatılması ve zinaya erişimin zorlaştırılması gerekmektedir.



Bakınız, ülkemizde son zamanlarda yaygınlaşan bir uygulama var…



“Günlük, saatlik kiralık ev”



Bu evlerde uyuşturucu partisi düzenlendiğini, tecavüz olayının yaşandığını, cinayet işlendiğini, kaçırılan kişilerin bu evlerde alıkonulduğunu, bu evlerde kumar oynatıldığını vb. kanunsuz hadiselerin bu evlerde yaşandığını her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında okuyoruz.



Normal otel, pansiyon, apart, kamu misafirhanesi ve konuk evleri konaklayan yani oda kiralayan kişilerin kayıtlarını alır ve kimlik bilgilerini polise/jandarmaya bildirir. Kolluk kuvvetlerine bildirimi yapılmayan kimse yukarıda belirttiğimiz yerlerde konaklayamaz.



Ucuz, geniş ve ailece konaklama imkanı sayesinde ilk başlarda otellere alternatif olarak ortaya çıkan günlük kiralık evler kalabalık aileler için bulunmaz bir nimet iken zaman geçtikçe amacından uzaklaşmıştır. Günlük kiralık evler, artık saatlik olarak da kiralanmaya başlamış ve akla gelebilecek her türlü gayri kanuni, gayri ahlaki fiiller bu evlerde işlenmeye başlanmıştır.



Ev sahipleri; vergi ödemedikleri, SSK primi ödemedikleri, personel çalıştırmadıkları için evlerini saatlik kiralama işini çok sevdiler.



Hiçbir denetimi, kontrolü, kaydı bulunmayan her türlü suçun işlenmesine uygun zemin hazırlayan bu evleri birkaç saatliğine kiralayıp bu mekanlarda kanunsuz ve ahlaksız işlerini yürüten suça meyilli, hatta suç makinasına dönüşmüş kişiler de bu evleri çok sevdiler.



Bu evlerin varlığı, zinanın sürekli artmasına, uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasına ve daha birçok suçun işlenmesine zemin oluşturmaktadır.



Günlük ve saatlik kiralık evlerin ticari işletme sayılması, sahiplerinin vergi mükellefi olması, evi kiralayanların hepsinin kimlik bilgilerinin kolluk kuvvetlerine bildirilmesinin zorunlu olması, bu evlerin giriş kapılarına kamera yerleştirilmesi ve bunlara uymayanlara çok ağır yaptırımlar getirecek olan kanuni düzenlemenin yapılması şarttır.



Merhum Mehmet Akif ERSOY’un dediği gibi;



Sahipsiz olan memleketin batması haktır,



Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.



Gerek iktidar, gerekse muhalefet olsun bu görev bütün milletvekillerinindir. Vicdan sahibi bir milletvekili bu konuda kanun teklifi hazırlayıp meclise sunmalı ve bu başıbozukluğa çizilecek yasal bir çerçeve ile “dur” denilmelidir.